30 Ocak 2012 Pazartesi

İçimdeki boşluğa düşmemek için,ona uzattığım eli bir süre sonra geri bıraktı.Sadece boşluktan kurtulmak için değildi onu istemem.Her şeyi itinayla mahvetmeyi başarsam da onu öyle benimsemiştim ve varlığına alışmıştım ki.Yarım değildik belki ikimiz de ama bu birlikte güzel bir bütün olmayacağımız anlamına da gelmiyordu.Ama olmadı.Bekledim,o burda olmasa da bekledim.Benim varlığımı inkar etmeye çalışması,varlığımı yok etmez sonuçta.Öyle değil mi?Hem bir filmde şöyle bi replik vardı: “Parmak izlerimiz dokunduğumuz hayatlardan silinmez.” En ufak bir iz kalmışsa hani,belki..Peki umut etmek?Hayır.

Renkler

Evden çıkmadığım 3.gün.Hayır,hasta filan değilim.Sadece insan kalabalıklarının içine girmek istemediğim bi gün daha.Ve benim bu aralar mutlu insanlara tahammülüm yok.Pardon aslında tam olarak öyle değil,sadece kendi mutluluğunu düşünenlere tahammülüm yok.Yoksa bana ne onlardan.Ama yine de evde benim gibi çok durmamalı.Duvarlar üstüme geliyor,sanki tavan saatler geçtikçe alçalıyor,tam başımın üstüne doğru.İçtiğim kahveler sayısız.İzlediğim filmler de öyle,tek başıma izlediğim filmlerden söz ediyorum.Daha güzel daha mutluluk verici şeylerden bahsetmek isterdim,bizi daha güçlü,daha hevesli yapabilecek şeylerden.Ama yapamıyorum.Belki sözcükleri unuttum.Hiç adil değil di mi,bir sebep,sadece bir sebep bizi üzebilirken,mutlu olmak için birden fazla şeye ihtiyaç duyuyoruz.Hala inancım var benim.Bu kadar yağmurun fırtınanın üstüne,bana gelecek gökkuşağını arzuluyorum.Rengarenk.Ama gelmiyor.Hep öyle olur ya hani,ya erken gelir ya da çok geç.Zaten zamanla aramızı düzeltemiyoruz bir türlü.Şehirlerle de öyle.

icimdedelivar

Sevdiğiniz birisinin hayatınızda bıraktığı boşluğu bir başkasıyla tam olarak dolduramazsınız.Tıpkı puzzle parçaları gibi.Parçaların yerleşeceği yer bellidir,eksik olan parçanın yerine bir başkası uymaz.Hep eksik kalır işte o resim.O kadar.